Seramik Sanatçısı: İlgi Adalan
Soyut bir dışavurumcu. İlgi Adalan, resimle başladığı sanat hikayesine seramikle devam eden Türkiye’nin en ünlü seramik sanatçılarından biri. Figürlerindeki kendine has fenomen bir duruş, renklerdeki kontrastlar içindeki net bir tavır onu ilham kaynağı yapan en büyük etkenlerden sadece ikisi.
- 24 Mayıs,2024
- 3 dk okuma
- Bu içerik 340 kişi tarafından okundu
- Yorumlar (0)
1936 yılında Bursa’da doğan İlgi Adalan, seramik alanında kendine özgü bir çizgiye sahip sanat anlayışıyla Türkiye’nin ödüllü sanatçılarından biri ve aynı zamanda bir resim öğretmeni.
Hikayesinin başlangıcı ilkokul yıllarına dayanıyor. İlgi Adalan, o yıllarda babasının yönlendirmesiyle başladığı resim yapma sürecini lisenin biteceği zamana kadar ilerletmiş. Bursa Erkek Lisesi’nden mezun olduğu 1953 yılında ise ressam olma isteğiyle İstanbul’daki akademi sınavlarına girmiş. Kazandığı Resim bölümünün ardından sanatla ilişkisi artık çok daha yoğun ve besleyici bir hale gelmiş.
1953-1959 arasındaki Güzel Sanatlar Akademisi sürecinde önce Halil Dikmen atölyesinde sonra Cemal Tollu atölyesinde resim üzerine çalıştığı o yıllar, onu hem resim hem seramik ile iç içe bir hayata yöneltmiş.
İlgi Adalan’ın en ünlü eserlerinden biri, Fenerbahçe’deki Gezi Apartmanı girişindeki panosu.
Resim ve seramiğin buluşması
Yıl 1960 olunca o zamanlar yeni kurulan Levent’teki Gorbon Seramik Fabrikası’nda çalışmaya başlamış ve bu süreç onu seramik sanatıyla buluşturan hikâyenin başlangıcı olmuş. Ressam olarak başladığı sanat yolculuğuna artık seramik ile devam eden İlgi Adalan, iki yıllık bir çalışmanın ardından askerliği dolayısıyla beklendiği gibi bir ara vermemiş aslında. Yedek Subay olarak yaptığı askerliğinde Mersin’e tayini çıkınca bir yıl boyunca askeri okulda resim hocalığı yapmış.
Beş yıllık bir süre içinde yaptığı resim öğretmenliğinin ardından Ümraniye’de kurduğu ilk atölyesinde çalışmalarına devam etmiş. Gorbon’daki hayatının bir devamı olarak seramik yapmaya devam eden İlgi Adalan, çamurla tanışıklığından vazgeçmek istememiş o yıllarda.
Soyut bir yaratım süreci
1970 yılından itibaren ise ünlü seramik sanatçılardan olan Candeğer Furtun, Erdinç Bakla, Jale Yılmabaşar, Mustafa Tunçalp gibi isimlerle birlikte anılmaya başlamış. İlgi Adalan, seramik sanatının yenilikçi bir çizgideki temsilcilerinden biri oluşuyla soyut olarak ele aldığı sanat anlayışını 1981 yılında aldığı bronz madalya ödülüyle taçlandırmış aynı zamanda. Bu ödülü o yıllarda açtığı bir sergi olan İstanbul Sanat Bayramı Yeni Eğilimler Sergisi ile almış.
Soyut bir sanat anlayışına sahip sanatçı, renkleri siyah ve beyaz ağırlıkta kullanmasıyla tanınıyor. Yaptığı seramiklerde kalıplarına sığmayan insan figürleri ve bu figürlerin ellerindeki kendine has soyut bir anlatım ise her zaman ön planda.
İlgi Adalan’dan seramik sanatına bakış
İlgi Adalan, kendi sanatını tanımlarken hikâye örgüsündeki titizliğini de yansıtıyor bir bakıma:
“Yapıtlarımın kişisel olmasına dikkat ederim. Burada söylemek istediğim, günlük yaşamda sürdürdüğüm fiili kişiliğim değil, yaratım sınırsızlığımdaki kişilik. Bu kişiliğimin eserlerime aksetmesine çok önem veririm. Ayrıca malzemenin yani seramiğin özündeki fiziki karakterinin eserlerimin formlarıyla bütünleşmesini istiyorum. Bu da maddenin özünün çok iyi özümsenmesine bağlı. Eserlerimi soyut dışavurumcu bir tarzda oluşturuyorum. Geometrik formlara düşkün olduğumu söyleyebilirim.
Çoğunlukla siyah ve beyaz rengin hakimiyetinde alıştığımız sanat anlayışında renk çeşitliliğini resim alanındaki çalışmalarına ayırmış adeta. “Çok renkli eserler yapma isteğimi panoda tatmin ediyorum. Onun için ben sanatta tamamen renksizliğe gittim. Aslında siyah da bir renk beyaz da bir renk... Bir de eserlerimde seramiğin kendi malzemesinin verdiği etkiler var.
Oksitli olan bu yerler renk sayılmaz ama kendi içinde toprağın kendi havasını veriyorum. Yaptığım işler böyle devam ediyor, edecek gibime de geliyor.”
Henüz yorum yapılmadı.