Sanatla Buluşturduğu Seramikle Bütünleşen Bir İsim: Bingül Başarır
Türk seramik sanatına yenilikçi ve modern bir bakış açısıyla katkılar sunan Bingül Başarır, etkileyici ve sıra dışı eserleriyle dikkat çekmiş bir sanatçı. Aynı zamanda yeni nesil seramik sanatçılarına ilham olmaya devam eden yanı, onun toprağı sanata dönüştüren seramiğiyle ölümsüz hale getiriyor.
- 24 Ocak,2025
- 3 dk okuma
- Bu içerik 137 kişi tarafından okundu
- Yorumlar (0)

1938 yılı İzmir doğumlu Türk Seramik Sanatçısı Bingül Başarır, doğduktan bir yıl sonra tekstil üzerine çalışan bir sanayici olan babasının 1939 yılındaki 2. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi yüzünden yurtdışındaki tüm yatırımlarını kaybetmesiyle iflas eden bir ailede bulmuş kendini. Sonrasında ailesiyle İstanbul’a göç etmiş. Aile, hayata yeniden tutunabilmek için Haliç’in fakir semtlerinden birinde yaşamaya başlamış.
Anne ve babasının çalışıp para kazanmak için anneannesine emanet ettiği Bingül Başarır, büyükanne ile büyümüş. Anne ve babası İzmir’den tanıdığı tüccarların desteğiyle çalışmaya başlamış. Taksim’e taşındıkları yıllar ise ailenin toparlandığı döneme denk geliyor. Tüm bunlar olurken resim yapan Bingül Başarır, bu yeteneğiyle ilk olarak babasının dikkatini çekmiş. İlk modeli olan anneannesi, saraylı olduğu için jest ve mimikleriyle Bingül Başarır’ın çizmeyi en sevdiklerinden olmuş.


Paris’te resimle başlayan hikayesi
Bingül Başarır’ın babası, kızının çok beğendiği resimlerine bakarak onun büyük sanatçı olacağını ve onu eğitim alması, sergiler açması için Paris’e göndereceğini söylemeye başlamış. Babasının gerçek olan hayaliyle Turizm Bakanlığı, Bingül Başarır’ı Paris’e göndermiş. İki yıl kalan sanatçı, o sırada sergiler açmış. 16 yaşında kaybettiği babasının göremediği hayalini gerçekleştiren Bingül Başarır, annesi ve kardeşiyle üç kişilik bir hayata adım atmış.
Çocukluğunun bir döneminin geçtiği Adapazarı’nda bahçelerde oyunlar oynarken doğadaki malzemeleri keşfettiği bir dönem başlamış. Mısır saplarını ve sazları örmüş, toprağı keşfetmiş. Toprağı ıslatıp güveç benzeri objeler yapmaya çalışmış. Seramiğe ilk adımları bu zamanlarda attığını söylüyor. Daha önce hiç görmediği çömlekçiliği, tamamen bir güdüyle keşfettiğini de ekliyor.
Füreya Koral ile tanışma
İlk ilhamını insandan almış, Aşık Veysel’i çok sevmiş, onu yakından incelemiş. Amacı ressam olmakmış. Van Gogh hayranlığı da o yıllara denk geliyor. Beyoğlu gezilerinden birinde girdiği bir pasajda Füreya Koral’ın sergisiyle karşılaşmış. Seramiklerinden çok etkilenen sanatçı Bingül Başarır, Füreya Koral’ın da atölyesinin Taksim civarında olduğunu keşfetmiş. 20’li yaşlarının başında Füreya Koral ile tanışarak ısrarla seramik yapmak istediğini söylemiş. Seramik yolculuğuna böylece Füreya Koral’a asistanlık yaparak başlamış. Altı ay içinde ilk çalışmalarını yapmış bile. Birinci yılında ise ilk sergisini açmış.


1960 yılında Füreya Koral’ın atölyesinde başladığı mesleğinde, Çekoslovakya’da düzenlenen uluslararası bir yarışmada altın madalya sahibi olmuş. İki yıl sonra açtığı kendi atölyesinde işlevsel biçimler üzerine çalışmalar yapmış. O yıllarda şekillenen sanat biçimi, kabartı görünümleriyle sanatçının imzası haline gelmiş. Diğer yönüyle malzemeler arasında keyif yapması da onun dikkat çeken bir başka özelliği. Kömür cürufu ve cam gibi malzemeleri seramikle birlikte kullanmış.

Füreya Koral’a pano yapımında yardım etmiş, bu işten arta kalan zamanlarda kendi eserlerini üretmiş. Sanatçı, Füreya Koral’ın atölyesinde seramiğin alfabesini öğrendiğini söylüyor. Füreya Koral’ın yanında çalışmaktan daha öte sanatçının sahip olduğu sanat çevresinden çok şey öğrenmiş. İki yıllık yoldaşlığının sonunda ilk kez yurtdışı sergisinde Füreya Koral’a eşlik etmiş, kendi çalışmalarını da sergileme fırsatı bulmuş. Bu hikâye, aynı zamanda altın madalya sahibi oluşunun da hikayesi.

Deneysel seramik yolculuğu ve malzeme keşifleri
Eserleri yabancı yayınlar ve müzelerde yer alan sanatçı, özel ve kamu binalarına yaptığı duvar panolarıyla da bilinen bir isim. Aynı zamanda 1982 yılından bu yana İsviçre’deki Uluslararası Seramik Akademisi’nin bir üyesi. Sonrasında seramik yolculuğuna bireysel olarak devam etmiş, ilk işi olan TBMM meclis masalarının seramiklerini tasarlayan gruba dahil olmuş.
“Çamurun dokusunu seviyorum, çamurun bize verdiği bir imkân bu. Hep doku üzerine çalıştım, duvar panolarında bu dokuların izinden gittim.” Mimar ve karikatür sanatçısı Eray Özbek’in elindeki kömürün dokusundan etkilenmiş. Atölyenin sobasından çıkan kömürleri tek tek ayıklayarak seramik malzemesi olan sıvı çamurla birleştirmeye başlamış böylece. Biraz sır, biraz volkanik taş, biraz cam... Ortaya dünya çapında benzeri olmayan yeni bir malzeme yaratmasıyla kendine has deneyciliğini görünür kılmış.
Henüz yorum yapılmadı.